Ya Ol, Ya Öl!
YA OL, YA ÖL!
OLMAK… Üç türlü… Biri, İslâmın bütün ölçülerine bağlı, ihtirassız ve emelsiz, sessiz ve hareketsiz, fikirsiz ve çilesiz, bu dünyadan isteksiz ve öbür dünyadan ümitli, hayvandan insana geçmenin ilk basamağını tutma şeklinde olmak… Bu, olmanın en aşağı derecesi… Boyuna olamayan, hep sıfırın altında terakki eden insanların yukarıya doğru çıkarken uğrayacağı (1) noktası…
Öbürü, ebedî hayat dâvasının bu  dünyadaki nakışlarını koruma, onları eşya ve hadiselere kazıma, maddî ve  manevî şekillere sindirme ve bunun büyük cihadını verme işinde, yani  üstün fikir ve duygu plânında, olmak… Bu da ortanca makam… Bu  dünyaya göre en büyük, ötelere nispetle de orta…
Daha öbürü, tam  olmak, fertte insan emanetinin tam hakkiyle olmak, Allah ile olmak,  İlâhî marifete ermek, yokluk perdesini delmek, ölümü yenmek ve  yaratılıştan tek murad, ebedî oluşla olmak… Bu da her dereceyi  kuşatıcı zirve noktası… Her derece de kendi içinde ayrıca sayısız  dereceye bölümlü… Son derece, velilerin… Ötelere göre orta, bu  dünyaya göre en yüksek derece ilim ve hikmet sahiplerinin… İlk derece  ise sadece ve satıhtan inananların… Velîler yalınız üstün derecede  kalırken, nebiler ve resuller, en üstünün erişilmez en üstün noktasında,  dış plâna ait orta dereceyi de yine en üstün temsil makamında ve halka  tecellilerini bu makamdan göstermektedirler.
(Bâb-ı Âli, Büyük Doğu Yayınları, 7. Baskı / s. 229-234)
 
																								 
																																		 
																																		 
																																		 
														 
														 
																																		 
																																		 
																																		 
														