Balyoz
BALYOZ
Şu  benim, 40 yıl önce İstanbul Şehir Tiyatrosunda bizzat Ertuğrul Muhsin  tarafından oynanıp kıyametler koparan ve sonra uykuya yatırılan ve  derken televizyon ekranlarında birdenbire uyandırılıveren eserim…
Sadece  ilahî tevhid gayesiyle kaleme aldığım bu 30 yaşımın eseri, her halde  safımızdakilerce bir el çabukluğu sayesinde milyonlara hitap ediverincc  TRT’de bir İhtilâl beyannamesi okunmuşçasına ortalığı birbirine kattı ve  bazı çevrelerin üzerine bir balyoz gibi indi. Bunlar anladılar ki, adı  “gerici”ye çıkarılmış olan bu adam, bir gün sanat ve fikriyatını  televizyon gibi bir münadiye intikal ettirecek olursa, sol cephenin  bütün cümbüşçüleri, DDT’ye tutulmuş sinekler misali can verecektir.  Maskeleri düşecek, fikir ve sanat adına yutturmaya çalıştıkları sefil  (prosede)ler iflâs edecek ve meydanı boş bulmaktan gelen (etkileri  olasılığını yitirecek), zehirleri tesir etmez olacaktır.
Bu bakımdan,  “Bir Adam Yaratmak'” eseri safımızdakilerin eline bir bayrak gibi geçer  ve 20 milyona varan Televizyon seyircilerinin sessiz takdiri gökyüzünü  görünmez mevçelerle doldururken, Nâzım Hikmet veled-i zinaları,  tepelerine, evet balyoz inmişçesine bir sersemliğe düştüler ve nasıl  mukabele edeceklerini bilemez oldular.
Bunlar arasında, ilâm  kozmopolit gazetelerden birinde çıkmış bir yahudi ölüsünün adı kadar  yabancı birinin yazısı, sağlık müzelerinde balmumundan karha karha  uzuvlar gibi, ibret ve İnsaf kanserinden müthiş bir tablo olarak tavsiye  edilmeye değer.
Fahişeye “iffet” ismi nasıl yasak değilse, o türlü  milliyet iddiasında bir gazete tarafından çıkarılan ve savcıdan başka  herkesi ürpertici şekilde şehvet ve komünizm propagandasına ayna tutan  bir dergide, sol diyalektiğin kubur farelerinden daha aşağı derekeye  düştüğüne misâl bu yazıdır; ve doğrusu, belirttiği laboratuar değeri  bakımından şaheserdir.
“Artık Necip Fazıl efsanesini yıkmak  lâzımdır!” diyenler, büyük Ümmet akınında dümen neferi olmaktan gayrı  yol ve realite tanımayan bu adamı, dev çapında büyütür ve  mefkûreleştirirken düştükleri telâş ve tutuldukları panikten haber  vermektedirler.
Bu cevabım ise o karalamayı çırpıştıran sivrisinek kaleme değil, balyoz altında pestille dönen bütün sol cepheyedir.
Dün. ve Tür. Sabah Gazetesi 1 Aralık 1977
(Hücum Ve Polemik, Büyük Doğu Yayınları, 4. Baskı / s. 257-258)
 
																								 
																																		 
																																		 
																																		 
														 
														 
																																		 
																																		 
																																		 
														