Hâkim İçin Okunan Müdafaa
HÂKİM İÇİN OKUNAN MÜDAFAA
Bir mahkemesi için Üstad Ankara’daydı. Yıl sanırım 1964 olacak. Üstad muhteşem bir savunma metni hazırlamış.
— Mahkemeden önce biz dinleyelim. Dedik.
Bize :
— Hayır, dedi, mahkemede dinleyin. Bayılacaksınız.
Mecburen :
—  Olur, dedik. Bu ‘olur’ deyiş, hepimizin Üstad’la birlikte, dinleyici  olarak mahkemeye gitmemiz anlamınaydı tabii. Ve gittik de. Hem de  oldukça kalabalık bir gurup halinde. Küçük mahkeme salonunu tıklım  tıklım doldurduk. Üstad girdi içeriye. Gayet dinç ve keyifli,  çantasından savunmasını çıkardı.
— Müsadenizle müdafaamı buradan okuyayım.
Diye başladı. Hâkim mütebessim bir yüzle ve gayet nezaketli olarak :
—  Madem metin halindedir, isterseniz zahmet çekmeyiniz, onu bize veriniz,  dosyanıza koyalım. Başka ekleyeceğiniz bir husus varsa, konuşunuz.
Hâkim  bu sözlerini gerçekten de öyle efendice bir tavır içinde söylemişti ki  Üstad’ın, bu zarafet tablosu karşısında, elindeki metni Hâkime  uzatıvereceğini sandık. Dolayısiyle bizim dinlememiz de suya düşecekti.  Lâkin birden bire Üstad, Hâkimin de saygıyle yerinden küçücük, bir  referansla kıpırdanmasını sağlayan, öyle yumuşak ve tamamen dostane,  artık reddi gayrı mümkün bir jestle, sözlerine el işaretini de katarak,  kadifeden bir sesle, Hâkime bir özel değer izafe edercesine:
— Sırf sizin için okuyacaktım…
Dedi  ki, Hâkim bu mukabil zarafet gösterisi karşısında, birden bire daha  memnun ve mutlu, bir muvafakat tavrına gömüldü. Dolayısiyle bütün salon,  o muhteşem savunmayı Üstad’ın sesinden dinledi.
(Akif İnan – Mavera Dergisi Üstad Özel Sayısı)
 
																								 
																																		 
																																		 
																																		 
														 
														 
																																		 
																																		 
																																		 
														