Üstaddan Komünizma
ÜSTADDAN KOMÜNİZMA
Komünizmin  biricik metodu, her ülkeyi kendi ümitsizliği,bezginliği, sıkıntısı  içinde avlayıp, yani insanları (Antitez) leriyle yakalayıp birdenbire  çare ve tez olarak onlara kendini sunmaktır.
…. Komünizmin,  başından beri aksiyoncu değil, reaksiyoncu, tezci değil, antitezci  lüpçülük ve istismarcılık metodu ve onun kaba hatlarla, eski ve yeni  …. macerası!…
————————–
Netice:
Dünya,  ilk insandan beri, hakikatin merkezini ötelerde, ötelerin ötesinde,  onun ötesinde, namütenahi ötelerde kurcalayan dinlerden ve madde üstü  inanış sistemlerinden harekete geçtiğine göre, artık anlıyoruz ki,  Materyalizm ve Komünizm, her şeyden evvel bir aksiyon değil, bir  reaksiyondur. Dine ve madde üstü inanış sistemlerine, felsefe lügatıyla  İdealizm ve spiritüalizme; ve ananevi cemiyet temelini kuran her türlü  ferdi mülkiyet ve hürriyet hakkına karşı sert bir aksülamel…Esasta  amel,askiyon, karşı taraftadır; ve böyleyken bu aksülamelin, koskoca bir  kitabiyat halinde aksiyonluk bir çapa ulaştırıldığıda inkar götürürür  gibi değildir. Fakat ister aksiyon, ister reaksiyon, bir kitabiyat,  mücerret hak ve hakikat davasında, Avrupa fikir tezgahlarında çoktan  beri ölüm darbesini yemiş, raflara tarihi bir hatıra olarak istif  edilmiş, 20. asrın en galiz fikir delaleti diye yaftalanmış; ve kendi  tatbikat ocağında bin bşr aşıda ve ameliyattan sonra, tam manasiyle  milli ve kavmi bir ihtiras sistemi halinde medeniyet dünyasının üstüne  kanat germiştir.
Ona karşı koyabilmek için onu tanımak lazımdır. Biz  ise, Komünist geçinenlerimiz başta, kendimizi tanınmıyoruz ki, onu  tanıyabilelim…
Komünizmin, başından beri takip ettiği istirmarcılık  ve lüpçülük çizgisini görüp bilmek ve omuz silkip geçmen de para etmez.  Zira bu cani lüpçülüğün altında, güme götürülmesi mümkün vatanlar  vardır; ve pratikte 20. asrın deha markasını taşıyan komünist metodunun  şakaya gelir tarafı yoktur.
Öyleyse?..İş ne yapmakta?
Göklerin  rahminde kan renkli şafaklara bürülü bir yeni gün hasretiyle kavrulan  insanlığın ıstırabını duymakta…Ezelden gelip ebede giden gerçek  kıymetlerin hesabını sormakta…Solmayan renkten, kısılmayan sesten,  kırılmayan çizgiden, geçmeyen andan, pörsümeyen yeniden, küflenmeyen  madenden haber istemekte…İnsanlığı için için kemirenmbu hummanın  gerçek çile payını yüklenmekte…Gerçek manada bir yeni nesil  yoğurmakta…Bu yoğurma işinin hamurkarlarını bulmakta…
Ne azim dava!…
İNŞALLAH BU YOĞURMA İŞİNİN TEKNESİ VATANIMIZ OLUR; LİF LİF KÖKÜMÜZÜ TUTAN VE ASLA BIRAKMAYAN AZİZ ANADOLU!.
(Dünya Bir İnkılap Bekliyor, Büyük Doğu Yayınları
 
																								 
																																		 
																																		 
																																		 
														 
														 
																																		 
																																		 
																																		 
														